Gönül Defteri
Gönül defterini açtım okuram
Yolunu bilirsen gir bak neler var
Fazileti ali hey hey kudreti haktır
Kervancıysan eğer sür bak neler var
Sür bak neler var
Yolunu bilirsen gir bak neler var
Fazileti ali hey hey kudreti haktır
Kervancıysan eğer sür bak neler var
Sür bak neler var
Hakkın kelamına hey hey olmaz bahana
Neden gelmiş oldun fani cihana
Her gece dursana hey hey ulu divana
Sıdkı bütün olup yar yar dur bak neler var
Dur bak neler var
—
Dünyada gerektir ahiret başta
Ne gezersin kardaş dağ ile taşta
Nefsin ile uğraş dur sen savaşta
Sabır külüngüynen kır bak neler var
Kır bak neler var
Neden gelmiş oldun fani cihana
Her gece dursana hey hey ulu divana
Sıdkı bütün olup yar yar dur bak neler var
Dur bak neler var
—
Dünyada gerektir ahiret başta
Ne gezersin kardaş dağ ile taşta
Nefsin ile uğraş dur sen savaşta
Sabır külüngüynen kır bak neler var
Kır bak neler var
Davut Sulari’yem hey hey çevrildim şaha
Üstadımnan gittim yar yar ulu divana
Düldülü aliyle hey hey devri devrana
Girebilir isen yar yar gir bak neler var
Gir bak neler var
Gönül defteri... Kelimeler yetersiz kalır onu anlatmaya. Ancak belirli bir makama gelmiş, hiç konuşmadan anlaşabilen insanlar anlayabilir onu.
İnsan küçük bir evrendir. Ondan dolayıdır ki evrende olan her şey insanda da mevcuttur. Bunu keşfetmek, o sırra ermek her insana nasip olmuyor. Bu sırra eren kişiler Tanrı'nın da sırrına ermiş kişilerdir. "İnsan-ı kâmil" denir o kişilere. İnsan "kâmil" oldukça tanrının sırlarına erişir. Hz.Ali'de o sınıfa konulur alevilikte. Tanrının sırlarına ermiş. Yani kendini tanımış, kendi sırlarını çözebilmiş, fark etmiş.
İşte gönül defteri de bazı şeylerin farkına vararak meydana gelmiştir. Sadece akıl ile değil aynı zamanda bir maneviyatın sonucudur. İnsan hissettikleriyle aklını birleştirdiği noktada "İnsan-ı kâmil" mertebesine erişebilir.
Davut Sulari' de bize ben o defteri açmış okuyorum, yazıyorum herşeyi, tanıyorum kendimi demek istemiştir. Ben kendimi tanıyorum dolayısıyla Tanrı'nın sırlarını da biliyorum. Ben defterden konuşuyorum...
Üstadımnan gittim yar yar ulu divana
Düldülü aliyle hey hey devri devrana
Girebilir isen yar yar gir bak neler var
Gir bak neler var
Gönül defteri... Kelimeler yetersiz kalır onu anlatmaya. Ancak belirli bir makama gelmiş, hiç konuşmadan anlaşabilen insanlar anlayabilir onu.
İnsan küçük bir evrendir. Ondan dolayıdır ki evrende olan her şey insanda da mevcuttur. Bunu keşfetmek, o sırra ermek her insana nasip olmuyor. Bu sırra eren kişiler Tanrı'nın da sırrına ermiş kişilerdir. "İnsan-ı kâmil" denir o kişilere. İnsan "kâmil" oldukça tanrının sırlarına erişir. Hz.Ali'de o sınıfa konulur alevilikte. Tanrının sırlarına ermiş. Yani kendini tanımış, kendi sırlarını çözebilmiş, fark etmiş.
İşte gönül defteri de bazı şeylerin farkına vararak meydana gelmiştir. Sadece akıl ile değil aynı zamanda bir maneviyatın sonucudur. İnsan hissettikleriyle aklını birleştirdiği noktada "İnsan-ı kâmil" mertebesine erişebilir.
Davut Sulari' de bize ben o defteri açmış okuyorum, yazıyorum herşeyi, tanıyorum kendimi demek istemiştir. Ben kendimi tanıyorum dolayısıyla Tanrı'nın sırlarını da biliyorum. Ben defterden konuşuyorum...
Yorumlar
Yorum Gönder